Putin’in Yunanistan ziyareti sırasında, Bizans’tan kalma koltuğa sembolik
olarak oturduktan sonra Türkiye ile ilişkileri düzeltme isteğini ifade etmesi,
ne tesadüf, ne de samimi bir itiraf olarak yorumlanmalıdır.
Belli ki Rusya, bu ciddi sıkışıklıktan kurtulmak için yollar aramakta.
İçeride halkının itirazlarını duymakta. Ekonomik olarak sıkıntıların isyana
götürebileceğini biliyor. Çünkü kendi halkını ve toplumunu tanıyor.
Halkın içinden gelen ve Saint Petersburg’tan olan Putin, hakimiyete
geldikten sonra zengin olanların, hatta dünyanın zenginleri sıralamasına
girmesi, düne kadar sefalette boğulan, Putin sonrası Rusya’nın servetlerine
oturan isimlerin, Putin’in yakın çevresi olduğuna dair tepkilerin müsebbibinin
kendisi olduğu kanaatinin de altında ezilmektedir.
Putin’e bir başarı gerekiyordu ve bunu Kırım’la yapabildi. Lakin bununla iş
bitmedi.
Putin’in uzun vadeli düşünemeyen stratejileri, ABD için kullanma zemini
oldu. Esasında Rusya’yı ABD, Suriye konusunda Kırım karşılığı suskunluk için
kullandı. Kırım’ın işgali, ABD ve Batı’nın sessiz desteği ile gerçekleşti.
Tarih bunu, elle tutulur belgeler ile ileride yazacaktır.
Türkiye’ye yönelik tarihi rahatsızlığın yeniden ortaya çıkması ise, Putin
için başarısızlıklarını ört bas etmeye yarıyordu.
Putin yeniden, güya kendince yumuşak hamle
yapmakta. Türkiye’ye dair mesajları bile, Erdoğan karşıtı Türkiye
içindeki güçleri, yeniden mobilize etmektir. Bak görüyor musunuz
Putin, ne kadar Türkiye’yi önemsiyor?! “Kötü olan Erdoğan’dır” havasını,
kendince Türkiye kamuoyuna oturtmak istiyor.
Evet, Türkiye’nin Rusya’ya, Rusya’nın Türkiye’ye
gerekli olduğundan daha çok gereklidir. Nedeni basit! Türkiye’ye yaptıkları
ciddi yatırımlar ve yeni enerji hatları konusu. Ayrıca nükleer santral
projesine dair çalışmalar. Çekilen boru hatları. Ciddi parasal bağlantıdır bu.
Her ne kadar da Rusya meyve sebze konulu aşağılama siyasetini gütse de,
nihayetinde Türkiye, Rusya için alternatif enerji hattı ve ikinci ciddi
alıcısıdır. Ve tabii ki Putin farkındadır, yaptığı haylazlığın getirisinden
çok götürüsünün olduğunun.
Şimdi Putin yeni hamle yapmakta. Özür
bekleyerek, Türkiye’deki siyasi fay hatlarını harekete geçirmek
istiyor. Türkiye içerisinde “özür dileyelim, bakın Putin de razı
barışmaya” noktasına getirerek, Erdoğan’ı hedef almakta. Ayrıca
Türkiye’nin özür dilemesi halinde, Putin’in kindar tavrından dolayı ilişkiler
beklendiği yöne giremeyecek. Uçak krizi, Türkiye sınırlarını ihlal eden Rusya
uçağının düşürülmesi yüzünden oldu. Sınır ihlali yapanın özür dilemesi
gerekirken, onun yerine sınırını ihlal ettiğinden özür beklemesi, başka
bir hayasızlığın örneğidir.
Kriz çıktığından beri Rus medyası ve başta Putin
olmak üzere; Türkiye’ye, onun seçilmiş hükümetine ve lideri Erdoğan’a karşı
yapmadığı hakaret, atmadığı çamur kalmadı. Özür
dilemesi gereken tarafın Rusya olduğunu hatırlatarak, öncelikle bu hakaret ve
çamurlarla aşağıladığı Türkiye ve halkına yönelik tutumundan dolayı özür
beklenilmelidir.
Aylardır Putin ve ekibi, Erdoğan ve ailesini
DAEŞ ittifakıyla suçlamaktadır. Türkiye’nin terör örgütü destekçisi olduğunu,
neredeyse tüm toplumuna inandırmaktadır. Rusya içerisindeki Müslüman
toplumların, Türkiye’ye sempatiyle bakan Türk halkları nezdinde bile,
Türkiye’nin terör bağlantılı olduğuna dair yalanlarına, neredeyse
inandırabilmiştir. Şimdi bu yalanlarıyla, bir milleti ve Türkiye gibi önemli
bir devleti hedef alan Putin, öncelikle bu tutumunu yalanlasın. Özür
dilesin; hakaret ettiği Türkiye’den ve bir zamanlar sıkıştığında
paçasını kurtaran, kimsenin “adamdan saymadığı” zamanlarda,
kimseye aldırmadan ve saygıda kusur etmeyen, “adam gibi adam” dediği
Erdoğan’dan.
Putin’in bu çıkışı, ne samimi, ne de kalıcıdır.
Evet sıkıştı. Bırakmak gerekiyor, kendi hatalarıyla birlikte sıkışıklığında
boğulsun. Putin kendi gerçekleriyle yüzleşe yüzleşe, kendi yolsuzluklarıyla
birlikte, Rusya toplumu tarafından hesaba çekilecektir. Ondandır ki; sorunu
dışarıya taşımaya gayret ediyor. Bizim meselemiz, bundan sonra Rusya ile ve
oradaki aklı selim akımla bir ilişkiler zinciri kurabilmektir. 20
milyon Müslüman kardeş ve akrabalarımızın farkına vararak, hesap kitap
yapmak zorundayız.
No comments:
Post a Comment